Sağlık sorunları sık sık göz ardı edilebiliyor. Birçok insan, basit bir soğuk algınlığı ile karşılaştığında hemen tedaviye yönelmez ya da bu durumu ihmal eder. Ancak, hayati öneme sahip olabilecek durumların geç fark edilmesi büyük sorunlara yol açabilir. Son dönemlerde yaşanan bir vaka, soğuk algınlığı sanılarak geçiştirilen belirtilerin altında nasıl ciddi bir hastalığın yatabileceğini gözler önüne serdi. A.B. isimli bir hasta, soğuk algınlığı belirtileri ile başladığı doktora ziyaretlerini, yaptığı hatalı değerlendirmelerle sürdürdü. Ancak, 3. kez doktora gittiğinde kendisini bekleyen korkunç gerçekle yüzleşti: Vücudundaki kanser hücreleri, beklenmedik bir yayılım göstermişti.
A.B., üç ay boyunca kendisini halsiz hissediyor, öksürük ve boğaz ağrısı gibi soğuk algınlığı belirtileri yaşıyordu. Her ne kadar bu belirtiler yan etkiler barındırıyor olsa da, A.B. bu durumu sıradan bir soğuk algınlığı olarak nitelendirerek geçiştirdi. İlk doktora gidişinde, yalnızca basit bir grip tedavisi almakla yetinmişti. Ancak, belirtiler geçmemiş ve zamanla daha da kötüleşmişti. Kendisi de, sıklıkla karşılaştığı bu durumun geçici bir mala olduğunu düşünerek, izlediği yolu sorgulamaktan çekinmişti. Yavaş yavaş vücudu onu daha ciddi bir soruna karşı uyarmaya başladı, fakat bu uyarıları yeterince ciddiye almadı.
A.B., belirtilerinin artması üzerine, birkaç hafta sonra tekrar doktora gitmeye karar verdi. İkinci randevusunda, doktoru ona yeniden basit ilaçlar yazdı ve birkaç gün içinde düzeleceğini söyledi. Fakat A.B., kendisini iyi hissetmiyor; sürekli yorgun ve bitkin hissediyordu. En büyük korkusu, yaşadığı bu halsizlik ve yorgunluğun ardında daha korkunç bir sebep olabileceğiydi. İşte bu noktada pes etmek yerine yeniden kendisini kontrol ettirdi. Üçüncü doktor ziyareti, hayatının dönüm noktası oldu.
Hastanede yapılan kan testleri ve daha ileri düzey görüntüleme teknikleri, en sonunda tüm vücuduna yayılmış kanser hücrelerini açığa çıkardı. A.B., sadece basit bir soğuk algınlığıyla yola çıktığını düşündüğü bu serüvenin, aslında bir kanser yolculuğuna dönüştüğünü anlamıştı. Tanı konurken, duygusal olarak yıkılmıştı. Her ne kadar hastalığın yayılımının ne kadar olduğu henüz belirlenmemiş olsa da, doktorları onu hemen bir onkolog ile görüştürmeye yönlendirdiler. A.B. için artık savaşı başlamıştı.
Bu olay, sağlık sorunlarının ne denli önem taşıdığı ve bu belirtilerin altında yatan ciddi hastalıkların göz ardı edilmemesi gerektiği konusunda herkese bir uyarı niteliği taşıdı. Gerekli müdahalelerin zamanında yapılmasının ne denli bağışıklık kazandırabileceği burada da açıkça görülüyor. A.B.’nin yaşadığı bu olay, sağlık alanında karşılaşabileceğimiz hayati tehlikeleri bir kere daha ortaya koymuş durumdadır. Özellikle belirli bir yaştaki bireylerin, sağlık kontrollerini aksatmamaları ve belirti hissettiklerinde bunun arka planında ne olabileceğini sorgulamaları büyük önem taşımaktadır.
Kanser evresinin ilerlemesini engellemek adına yapılacak her türlü tetkik ve kontrol, özellikle bu hastalığa karşı savaşan hastalar için yaşamsal önem taşıyor. Herkesi birer birey olarak kendi sağlığına dikkat etmeye, belirtilerin önemini kavramaya ve gerektiğinde doğru teşhisi alabilmek için alanında uzman kişilerle görüşüp test yaptırmaya teşvik etmek gerekir. A.B.’nin hikayesi, bir uyarı niteliğinde, hastalarımıza bir hayatta kalma yönteminin nasıl gelişebileceğine dair önemli bir ders vermektedir.
Gelecek için atılacak adımlar, tedavi yöntemleri ve ilacı, A.B. için sadece bir başlangıçtı. Planlanan takvimler dahilinde düzenli olarak tedavi süreçlerini takip etmeye başladı. A.B., bu tecrübenin ona kattığıyla, kamusal bilinç ve eğitim çalışmalarıyla, diğer bireylerin de sağlık konusunda dikkatli olmasını sağlamak adına bir misyon üstlendi. Yaşadığı bu olayın gelecek nesiller için bir referans noktası olmasını umuyor. Unutulmamalıdır ki, sağlık küçük belirtilerle başlar ama büyük sonuçlar doğurabilir.