Geleneksel el sanatları, geçmişten günümüze aktarılan kültürel mirasın önemli bir parçasını oluşturuyor. Ancak modernleşen dünya, bu değerli mesleklerin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor. İşte bu bağlamda, ülkemizdeki en az bir geleneksel mesleğin son ustalarından biri, 60 yıldır dede yadigarı olan işini sürdürüyor. Bu ustanın hikayesi, hem geleneksel sanatların korunmasına hem de kültürel mirasa duyulan özlemi gözler önüne seriyor.
Mustafa Usta, 60 yılı aşkın süredir dedesinden devraldığı geleneksel ahşap oymacılığı işine gönül vermiş bir sanatçı. Onun ellerinde şekillenen her parça, yalnızca bir eser değil, yaşamı boyunca tecrübe ettiği bilgelik ve özlemlerin birer yansıması. Mustafa, “Bu iş benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı. Dedemden devraldım, nesilden nesile aktarılmasını sağlamak benim görevim” diyor. Ahşap ile sanatını buluşturan Mustafa Usta, her bir oyma parçasının ardında bir hikaye olduğuna inanıyor. Bu şekilde sanatı daha da anlamlı kıldığını ifade eden ustanın çalışmaları, yalnızca estetik açıdan değil, aynı zamanda bir kültürel anlatım olarak da büyük bir öneme sahip.
60 yılda binlerce eser üreten Mustafa Usta, genç neslin geleneksel sanatlarla ilgilenmesini sağlamak amacıyla düzenlediği workshoplar ile dikkat çekiyor. “Birçok genç sanatla ilgili fikirlerimi dinlemekten keyif alıyor. Onlara el becerilerini nasıl geliştirebileceklerini ve geleneksel sanatın ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya çalışıyorum” diyor. Her eğitimden sonra katılımcılara verdiği geri dönütler, gençlerin bu konuda ne kadar hevesli olduğunu gösteriyor. Ancak, mütevazi usta, geleneksel sanatların yok olma tehlikesinin her geçen gün arttığını vurguluyor. “Özellikle teknoloji ile birlikte bu mesleklerin değerinin azaldığına tanık oluyoruz. Ancak bu sanatların arka planda kalmasını istemiyoruz. Bizim görevimiz onları yaşatmak” şeklinde konuşuyor.
Bölgedeki birçok genç, Mustafa Usta'nın kurslarına katılarak geleneksel ahşap oymacılığını öğrenmek için sıraya giriyor. Onların heyecanı, gelecekte bu işin sürdürülebilirliğine dair umut veriyor. Usta, "Gençlerin Geleneksel sanata sahip çıkması çok önemli. Ancak sadece atölye çalışmalarıyla değil, aynı zamanda bu el sanatlarına değer vermesi ve talep oluşturması gerekiyor" diyor. Bu talep arttıkça, mesleklerin de daha fazla ilgi görmesini sağlamak mümkün. Mustafa Usta, kendi işinin yanı sıra, sanatköy projesine de destek veriyor. Bu projede, geleneksel zanaatkarlar bir araya gelerek el işçiliği ürünleri sergilemekte ve satmaktadırlar. Bu girişim, yalnızca geleneksel sanatların yaşatılmasına katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda genç zanaatkarların da desteklenmesine olanak tanıyor.
Dünya genelinde birçok geleneksel meslek yok olmaya yüz tutarken, Mustafa Usta ve onun gibi ustalar, bu mirası yaşatmak için ellerinden geleni yapıyor. Fakat yalnızca bireysel çabalar yeterli değil. Toplumun, devletin ve özel sektörün de bu konuda duyarlılık göstermesi, geleneksel sanatların geleceği için oldukça kritik. Bireylerin bu eserleri satın alması, yalnızca bir alışveriş değil, aynı zamanda kültürel bir mirasa sahip çıkmak anlamına geliyor. Unutulmamalıdır ki, her el yapımı ürün, o meslek dalındaki ustanın yıllar boyunca süren emeğinin ve bilgisinin bir yansımasıdır.
Mustafa Usta'nın anlattıkları, geleneksel mesleklerin yaşatılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Fakat bu, yalnızca ustaların çabasıyla değil, toplumun da bu mirasa sahip çıkmasıyla mümkün hale gelecektir. Umut verici olan, yeni neslin geleneksel sanata olan ilgisi ve bu tür ustalardan öğrenecekleri çok şeyin olduğudur. Dede yadigarı mesleğini 60 yıl boyunca sürdüren Mustafa Usta, bu yolda yalnız olmadığını bilerek, geleceğe umutla bakıyor.