24 yaşındaki genç kadın, son 10 yıldır gıda intoleransı nedeniyle hiçbir şey yiyemediğini ve bu durumla mücadelesini paylaşarak birçok insana ilham veriyor. “Hayatım boyunca birkaç yıl boyunca yaşanan giysilerimden ve sosyal yaşamımdan neden uzak kaldığımı anlatacak kelimeler bulmakta zorluk çekiyorum,” diyor. Gıda intoleransının nasıl başladığını ve bunu nasıl yönettiğini anlatarak, sağlık savaşının birçok insan için ne kadar zorlayıcı olabileceğini gözler önüne seriyor.
Genç kadının hikayesi, 14 yaşında, okulda bir arkadaşının dağıttığı atıştırmalıklardan sonra başlayan rahatsızlıklarla başlıyor. “İlk başlarda sadece hafif karın ağrıları ve sindirim sorunları yaşadım. Ancak zamanla, bu durum daha da kötüleşti. Yediklerimden hemen sonra şiddetli kusmalar ve kramplar yaşamaya başladım,” diyor. Haftalarda süren doktordan doktora gidebilme sürecinin ardından, sonunda bir gastroenterolog tarafından gıda intoleransı teşhisi konuldu. “Sadece gluten değil, aynı zamanda birçok besini de sindiremiyordum,” şeklinde ifadesini sürdürüyor. Doktorları, gıda intoleransının vücudundaki alerjik tepkimelerin sonucu olduğunu belirtiyor.
Hastalığın getirdiği zorunluluklar ve sınırlamalar, 24 yaşındaki kadının hayatında büyük değişiklikler yarattı. Sosyal ortamlardan uzak durmak zorunda kaldı, sevdikleriyle birlikte yemek yemekten mahrum oldu. “Dışarıda yemek yemeyi özlüyorum, ama içinde bulunduğum durum beni evde hapis gibi hissettiriyor. Arkadaşlarım dışarıda yemek yemeyi planladıklarında, abi maç izlemek için bir araya geldiklerinde, ben hep dışarıda kalan oluyorum,” diyor. Hastalığının sosyal yaşamına etkisi, psikolojik açıdan da yıpratıcı oldu. Anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sıkıntılarla başa çıkmak zorunda kaldı. “Bazen umutsuzluğa kapılıyorum, çok sınırlı bir diyete bağlı kalmak zorundayım ve geleceğimin ne olacağını bilmiyorum,” diyerek hislerini paylaşıyor.
Bununla birlikte, genç kadın, sağlık problemleriyle mücadele için alternatif yollar aramayı da ihmal etmedi. Bitkisel tedavi yöntemleri, özel diyetler ve beslenme uzmanlarının önerileri ile hayatını bu zorlu koşullara uyarladı. “Başlangıçta çeşitli denemeler yaptım; vegan beslenme, glütensiz yaşam ve farklı yiyecek kombinasyonları… Hala bazı şeyler deniyorum ve neye alerjim olduğunu tam olarak anlamaya çalışıyorum,” diyor. Bu süreçte, aynı zamanda bilgilendirici bir blog açarak diğer insanlara da ulaşmaya karar verdi. “Yaşadıklarımı paylaşarak, diğer insanların kendilerini yalnız hissetmemelerini sağlamak istedim.” Bu, hem kendisi hem de diğerleri için duygusal bir destek sağladı.
Genç kadın, hastalığı nedeniyle yaşadığı zorlukların başkalarını da cesaretlendirdiğine inanıyor. “Eğer ben bu süreçten çıkabiliyorsam, diğerlerinin de yapabileceğini düşünüyorum. Umut asla kaybolmamalı,” diyerek genç nesile moral aşılamakta. Sonuç olarak, 10 yıllık bir süreçte, yemek yiyememenin getirdiği zorluklarla baş etmenin sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da sıkıntılı bir yolculuk olduğunu ifade ediyor. “Hayatta kalmak, yalnızca fiziksel bir varoluş değil; zihinsel ve duygusal düzeyde de savaşmaktır,” diyerek hikayesini sonlandırıyor.
Sonuç olarak, bu genç kadının hikayesi, hayatta karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için gereken azim ve kararlılığı herkese göstermektedir. Sağlık sorunları ve kısıtlamaların kişisel bir mücadele olduğunu ve destek aramanın önemini vurgulamakta fayda var. 24 yaşındaki kadın, yaşadığı deneyimler sayesinde benzer zorlukları aşan bireyler için umut kaynağı olmaya devam ediyor.