Doğan, Kartalkaya'da yaşanan bir trajedi sonucu ailesini kaybetmiş bir birey olarak, yaşadığı acı olayın ardından adalet arayışını sürdürüyor. Kalabalık bir tatil döneminde meydana gelen ve birçok ailenin hayatına mal olan kaza, Doğan'ın yaşamını alt üst etmiş durumda. Bu olay, yalnızca onun değil, aynı zamanda benzer durumda olan birçok kişinin de sesini duyurma çabası haline geldi. Doğan, ailesinin hayatını kaybetmesi nedeniyle yalnızca kişisel bir acı değil, aynı zamanda hukukun işleyişi ile ilgili bir adalet arayışına da girmiş durumda. Bu sebeple, "Emsal karar çıkmalı" diyerek, süregelen sürecin hızlanması ve benzer olayların önüne geçilmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyor.
Doğan, kış tatilini geçirmek için ailesiyle birlikte Kartalkaya'ya gitmişti. Hiç kimse tatilin böyle bir kabusa dönüşeceğini öngöremezdi. Kayak yapmak için kayıtlara geçen ailenin sevinci, yaşanan bir kaza ile adeta yok oldu. Doğan, o anları hatırlarken yaşadığı duyguları, “Hayatımın en karanlık gününü yaşadım. Onlar benim her şeyimdi,” sözleriyle dile getiriyor. Yaşanan kaza, yalnızca Doğan’ın ailesini değil, olayın ardından o bölgede bulunan birçok tatilciyi de derinden etkiledi. Güvenlik önlemlerinin yetersizliği ve meydana gelen kazanın nasıl gerçekleştiği üzerine pek çok soru işareti ortaya çıktı. Doğan, ailesinin kaybından dolayı sadece bir mağdur değil, aynı zamanda kazanın neden kaynaklandığı, sorumluların kimler olduğu ve benzer olayların yaşanmaması için bir mücadeleci olduğunun altını çiziyor.
Bu trajik olay sonrası Doğan, adalet sistemine sormak istediği sorularla dolu. “Bu kazanın sorumluları kim? Neden yeterli güvenlik önlemleri alınmadı?” şeklinde ifade ettiği kaygıları, yalnızca bireysel bir yaklaşım değil, toplum için de geçerli olan bir öngörüdür. Doğan, aile kaybının ardından, böyle bir olayın bir daha yaşanmaması adına emsal niteliğinde bir kararın çıkmasını sağlamaya yönelik hukuk mücadelesine girmiştir. Bu süreçte, hem ailesinin adını yaşatmak hem de diğer mağdurlar için bir umut ışığı olmak için gerekli tüm hukuki adımları atıyor. Doğan'ın mücadelesi, adaletin yalnızca bir kelimeden ibaret olmadığını, herkes için geçerli olması gereken bir değer olduğunu ortaya koyuyor. Ailelerin kaybı ve yarım kalan hayaller, bu tür kazaların ardında yatan derin sorunları yüzeye çıkarıyor ve toplumun bu konuyla ilgili daha fazla duyarlı olmasının önemini hatırlatıyor.
Adaletin sağlanması, yalnızca Doğan'ın değil, aynı zamanda kaybedilen her ailenin onurudur. Doğan, herkesi bu meselenin ciddiyetine ve toplum olarak yapılan hatalara karşı duyarlı olmaya davet ediyor. “Kaç kişinin daha böyle bir acıyı yaşamasını istemiyoruz. Artık yeter!” diyerek sesini yükseltiyor.
Sonuç olarak, Doğan’ın hikayesi, sadece bir kaybın öyküsü değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm ve farkındalık yaratma çabasıdır. Kartalkaya’daki kazanın ardında yatan sebeplerin açığa çıkarılması ve benzer durumların önlenmesi için tüm yetkililere düşen önemli görevler bulunmaktadır. Doğan, adalet arayışında yalnız olmadığını, birçok bireyin ve ailenin aynı keskin duygularla hareket ettiğini biliyor. Bu mücadelede, herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. “Tek bir emsal karar, başka hayatları kurtarabilir,” diyerek, umudunu hiç kaybetmeden, adaletin peşinden koşmaya devam ediyor.